PARTIYA DEMOKRAT´A KURDISTAN - XOYBUN

PDK - XOYBUN



KURDISTAN DEMOKRAT PARTİSİ - XOYBUN





UYARIYORUZ!..


TÜRKİYE KURDİSTAN’DAN UZAK DURMALIDIR!..



ABD önderliğindeki koalisyon güçlerinin başarılı Irak operasyonundan sonra, Irak’ı yeniden yapılandırılma sürecinde; dost ve müttefik ülkelerden Barış Gücüne katkı sağlamak üzere asker isteğine; Türkiye, Irak'ta söz sahibi olabilme iddiasıyla, bu ülkeye asker gönderebilmesi için, ABD nezdinde çok yönlü girişimlerini yağunlaştırmıştır. Özellikle, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşari Uğur Ziyal’ın 15 -19 Haziran 2003’te ABD’yi ziyareti sırasında, Irak’a yönelik verebilecekleri hizmetlere ilişkin öneri paketinde; Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararı uyarınca, Irak’ta uluslararası istikrar gücüne katkıda bulunacak ülkelerin askeri birliklerinin geçişine de imkan veren kararın, Bakanlar Kurulu’ndan geçirildiğini. Ayrıca, Türkiye’nin “koalisyona yapabileceği hizmetlerin yanı sıra asker katkısı konusunda da, ABD tarafına, daha önce yapılan teklifin masada olduğu ve istenmesi durumunda katkıda bulunmaya ve teklifi canlandırmaya hazır olunduğu” mesajı iletildiği Türk medyasına yansımıştır.

Bu bağlamda, Türkiye Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’un Irak’a asker gönderme sürecine ilişkin Türk, Arap ve dış kamuoyuna yönelik kullanılan çok yönlü propoganda argümentlerini özetleyecek olursak: “Türkmenleri korumak ve PKK/KADEK tehlikesini gidermenin yanı sıra Irak’ta İşgalin bir parçası değil ve sadece askeri güç olarak değil, oradaki insanlara yardım etmek, orayı huzura kavuşturmak ve bir an önce işgalin sona erdirilmesini kolaylaştırmak olacaktır.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise; Arap ve dış kamuoyuna yönelik söylemlerin ABD nezdinde yanlış algılanmasını önlemek için şu argüment kullanıyor: ”Irak’a ABD’nin bir jandarması ya da polisi gibi gidiliyormuş izlenimini Irak halkına vermememiz gerekiyor. Çünkü şu anda bu, Irak halkının yaklaşım tarzı. Eğer biz o izlenimi verecek olursak, Irak halkı bizi de aynı kefeye koyar. Bu defa olaya farklı yaklaşımla ABD’nin elde etmek istediği neticeği de alamayız. Bunu bir strateji olarak ortaya koyuyoruz...” Bu söylemlere bakıldığında Koalisyon güçlerine yardıma hazır olmanın yanı sıra insani ilişkişler ön plana çıkarılıyor.

Oysa, Türkiye’nin Irak’a asker gönderme gerekçesine kılıf hazırlama hokkabazlıklarının altında yatan gerçeklere, Hürriyet gazetesinde köşe yazarları Enis Berberoğlu ve eski Büyükelçi İlter Türkmen tarafından açıklık getirmektedir. Örneğın: Enis Berberoğlu; 31 Ağustos 2003 tarihli “Harita Değil Rejim Değişecek” başlıklı yazısında şu önemli sanaryonun altını çizmektedir: “ABD’nin Irak işgali, Ankara’da ve hatta sivil toplumda dahi sadece harita değişikliği ihtimaliyle irtibatli tartışıldı. Harita saplantısı yüzünden Irak’a Türk askeri yollama kararı bile ‘Kuzeye yollayalım ki Kurdistan kurulmasın!” korkusuna veya tam aksine ‘Hayır biraz Güneye yerleşelim ki Kürtler ortada sıkışsın’ hevesine endekslidir” diyor. İlter Türkmen ise; 13 Eylül 2003 tarihli ”Irak Politikamız ve Kürt Meselesi” başlıklı makalesinde Türkiye’nin, Irak’a asker gönderme politikasını şöyle izah etmektedir. ”ABD’nin Irak’a müdahalesi sırasında koalisyon güçlerinin yanında yer alma politikası Irak’ın savaştan sonra yapılanmasında söz sahibi olmak. Peki niçin söz sahibi olmak istiyoruz? Irak’ın parçalanmasını ve özellikle Kuzey’de bağımsız veya fiilen bağımsızlığa yakın ve Kerkük bölgesinin petrol kaynaklarına sahip bir Kürt siyasi oluşumunu engellemek için. Ancak, şimdiki koşullar altında kuvvet göndermekle savaştan önce hedeflediğimiz siyasi sonuca ulaşabileceğimiz şüphelidir.....” diyor.

Öte yandan 11 Eylül terör saldırısının ikinci yıldönümü öncesi ABD Başkanı sayın George W. Bush’un ulusa sesleniş konuşmasında, “Irak’ın Kuzeyi, genellikle istikrarlı ve yeniden imara ve kendisini yönetmeye doğru ilerliyor” açıklaması, Ankara’da rahatsızlık yaratmıştır... Ve hemen ardından Erbil’de TNT yüklü aracın, patlaması tesadufi değildır. Hürriyet yazarı Taha Akyol’un değimiyle “birileri sayın Bush’a cevap veriyor!..” Bu bağlamda 10 Eylül 2003 tarihli Hürriyet gazetesine yansıyan iki önemli habere dikkat çekmek istiyoruz. “Ispanya’da tutuklanan El Cezire TV’nin ünlü muhabiri Tayser Aluni, El Kaide Terör Örgütü’nin Türkiye, Afganistan ve Çeçenistan’da yaşayan üyelerine para taşıdığını” itiraf ettiğini açıklıyor! Bir diğer haber ise daha ilginç; “11 Eylül’ün tasarımcısı ve uygulayıcısı olan EL KAİDE Terör Örgütü’nün iki numaralı adamı Eymen Zavahiri’nin, İran’dan Türkiye’ye geçtiği ve birkaç gün kaldığı!..” haberidir. Bilindiği gibi Irak konusunda Türkiye, Iran ve Suriye işbirliği içindedir. Dolayısıyla, Türkiye Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın de Kurdistan konusunda El Kaide Terör Örgütü ile bağlantılı olabileceği ihtimali gözönünde bulundurulmalıdır.

Türkiye, Türkmenleri korumak ve PKK/KADEK terör örgütü tehdidi gerekçesiyle direk ya da barış gücü maskesi altında Irak’a asker göndermek süretiyle, Irak’ın siyasi ve idari yapılanmasında söz sahibi olmak istiyor muş? Oysa diktatör Saddam Hüseyin iktidarı döneminde istediği zaman Kuzey Irak’a elini kolunu sallayarak girebildiği halde, 1999 yılından günümüz Saddam Hüseyin iktidarının yitirilmesine değin, diplomatik ya da askeri bir harekata girişmemiştir! Bu yanıtlanması gereken önemli bir sorudur? Bu sorunun altında Türkiye derin devlet erkinin gerçek niyeti yatmaktadır. Yani, PKK/KEDEK ile Irak Türkmen Cephesi terör örgütleri’nin, Türkiye Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın illegal birer yan kuruluşları oldukları gerçeğidir. Dolayısıyla, gerektiğinde PKK/KEDEK ile Irak Türkmen Cephesi terör örgütlerinin terörist eylemlerde kullanmak süretiyle, Kurdistan özgürlük sürecini durdurma politikasıdır. Türkiye özel tim görevlilerinin Süleymaniye ve Kerkük’te giriştikleri provokatif eylemler ile suçüstü yakalanmış olmaları Türkiye’nin terörist bir devlet olduğu gerçeğini kanıtlanmıştır.

Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’a asker gönderme olasılığının tartışıldığı her dönemde PKK/KADEK terörü yeniden hortlatılmak istenmektedir! Örneğin: ”ABD’nin Irak’a müdahalesi sırasında, Türkiye’nin koalisyon güçlerinin yanında yer almasının tartışıldığı bir ortamda, PKK/KADEK Terör Örgütünün düzenlediği tüm mitinglerde savaş karşıtı tutum sergilemesine karşın, 03 Kasım Milletvekili Genel seçimleri öncesi “DEHAP’ın seçimlere katılması önlenmesi halinde savaş sebebi sayarız” savını ileri sürmüştü. Ancak ABD müdahalesinin seçim öncesi gerçekleşmiyeciği anlaşılması üzerine, DEHAP’ın seçimlere katılma koşullarını hukuken yerine getirmemiş olmasına rağmen, TC Yüksek Seçim Kurulu kararıyla, seçimlere katılmasına izin verilmiştir. Ardından PKK/KADEK’in Terörist başı ve 40 bin kişinin katili” olarak adlandırılan MİT mahdumu Abdullah Öcalan, Türkiye’nin uşak ve ulak avukatlarıyla hava muhalefeti nedeniyle yaptığı düzenli görüşmelerin aksamış olmasını ‘tecrit ediliyor’ gerekçesiyle savaş nedeni ilan edilmişti. Ancak bu dönemde de ABD müdahalesinin gerçekleşmayaceği anlaşılınca, İmralı mutat görüşmeleri yeniden başlatılmıştı. Şimdi de Türk Sılahlı Kuvvetlerinin barış gücünde yer alacağı olasılıkların tartışıldığı bu son günlerde MİT mahdumu Abdullah Öcalan’ın sağlık sorunu gündeme getirilmek süretiyle yeniden savaş çığırtkanlığı yapılmaktadır. Bütün bu savaş çığırtkanlığının altında, TC Parlamento’sundan karar çıkartmak ve Türk Silahli Kuvvetleri’nin Güney Kurdistan’a müdahale zemini yaratmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, Enis Berberoğlu’nun ileri sürdüğü ”Kürtleri ortada sıkıştıralım sanaryosu” uygulanmak istenmektedir. Geçmiş ola beyler, artık Kurdistan’a elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz. Buna biz Kuzeyli Kürtler de izin vermiyeceyiz!..

Özellikle PKK/KADEK terör örgütü, sözüm ona TC Devleti’ne karşı ilan etmiş olduğu tek taraflı ateşkes kararını 01 Eylül 2003 tarihinden itibaren sona erdirdiğini açıklamanın yanı sıra yeniden savaş çığırtkanlığı yaptığı bu günlerde; Kerkük Kurdistane internet gazetesinin 08 Eylül 2003 tarihli, ”PÇDK –Irak Türkmen Cephesı el ele” başlıklı haberinde; PKK/KADEK’in Güney Kurdistan’daki yan kuruluşu olan “Kurdistan Demokratik Çözüm Partisi’nin Irak Türkmen Cephesi Terör Örgütü” ile ortak eylem birliği cephesi oluştur duklarını” duyurmuştur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu terör örgütleri nin savaş çığırtkanlığı, Türkiye derin devlet erkinin stratejik bir politikasıdır. Dolayısıyla Türk Silahli Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’a girmesinin altyapısını hazırlamakla görevli, Türkiye Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın illegal birer silahlı yan kuruluşları oldukları gerçeğinin açık bir kanıtıdır.

Bu ve benzeri nedenlerle,Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ta barış gücünde görev alması tehlikelidir. Hele Güney Kurdistan’a yakın bir bölgede görev alması durumunda Kurdıstan ve koalisyon güçlerine tehlike çanlarını çaldır tır. Irak’ta tek istikrarlı coğrafya olan Güney Kurdistanı karıştıracağı gibi, ABD ve koalisyon güçlerini çıkmaza sokacaktır. Dolayısıyla, Irak’ın komşu ülkeleri barış gücünde yer almamalıdır. Özellikle Türkiye, Güney Kurdistan’dan uzak durmalı ve de uzaklaştırılmalıdır.

ABD, Güney Kurdistan Kürt Federe Devleti hükümeti’nin, PKK/KADEK Başkanlık Konseyi ve Merkez Karar Organlarının yönetim kadrolarını, Kürt halkına ve Kurdistan ulusal güçlerine karşı işledikleri cinayet ve terörist eylemlerden dolayı, savaş suçlusu olarak, Güney Kurdistan bağımsız mahkemeleri tarafından yargılanmalarına, PKK/KADEK militanlarının ise Kürt Federe Devleti’nde mülteci statüsünde koruma altına alınmalırının ortamını hazırlamalıdır.

Uyarıyoruz, TC derin devlet yönetimi, Kuzey Kurdistan ulusal güçlerini hesaba katmalıdr. Demokratik Cumhuriyet projesini savunan Kürt postuna bürünmüş bozkurt uşak ve ulaklar arkalarında onbinleri yürütüyor olmaları, Kürt halkını temsil ediyor anlamına gelmemektedir. Kürt ve Kurdistan ulusal güçleri TC’nin olası Güney Kurdistan müdahalesine seyirci kalmıyacaktır.

Türkiye derin devlet erki’nin stratejik politikasını eyleme geçirmeyi planlayan Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın, Irak Türkmen Cephesi ile PKK/KADEK terör örgütlerini kışkırtmak ve silahlandırmaktan vaz geçmelidir. Türkiye kanlı ellerini Kurdistan’dan çekmelidir. TC’nin Güney Kurdistan’a müdahalesi halinde, Türkiye’de iç savaşı körükleyecektir. Kurdistan Ulusal Kurtuluş savaşını öngören Türkiye KURDISTAN DEMOKRAT PARTISI’nin devamı olmanın yanı sıra yeni bir tüzük ve yeni bir programla miras ve misyonuna sahip çıkan, Türkiye’yi siyasi ve askeri mücadele alanı olarak belirlemiş olan partimiz PARTIYA DEMOKRAT A KURDISTAN – XOBUN (PDK – XOYBUN) Türkiye’yi boydan boya, Vietnam’a dönüştürecektir. Böylece Balkan ve Ortadoğu coğrafyasında işgalcı konumda olan sanal Türkiye devleti’nin sona erdirilmesi sürecini hızlandıracaktır. Bu böyle biline!...


Eylül 2003

YAŞASIN BİRLEŞİK BAĞIMSIZ KURDİSTAN!..


KURDISTAN DEMOKRAT PARTİSİ - XOYBUN

KDP - XOYBUN





http://www.xoybun.com

http://www.pdk-xoybun.com