PARTIYA DEMOKRAT´A KURDISTAN - XOYBUN

PDK - XOYBUN



TDK - Tevger den : Yurtsever Kamuoyuna ve PDK - Bakur Yöneticilerine ...



Bu açıklama, 9 Nisan 2006 tarihinde PDK-Bakur yöneticilerine gönderildi. Sözkonusu yazıların yayınlanması üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine ve bu vahim hatayı düzeltme temenisiyle kendilerine açıklamayı gönderdiğimiz tarihten bu yana iki hafta geçmiş olmasına rağmen, PDK - Bakur yöneticlerinden hala bir açıklama gelmiş değildir. Bu nedenle açıklamayı kamuoyuna sunuyoruz.


TDK - Tevger den : Yurtsever Kamuoyuna ve PDK - Bakur Yöneticilerine ...

27.03.2006 tarihinde PDK - Bakur Sitesi’nde Kürd Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde Bir Büyük Kayip; başlığı altında Remezanê Haşim ile ilgili bir yazı yayınlandı. Sözkonusu yazının son paragrafında şöyle deniliyor :


”Ramazan Haşim TKDP içine sızmış ve daha sonra istediklerini yaptıramayınca partiden ayrılıp KUK u kuran ve maalesef bu yapı içindeki bazı pravakatör, kiralık tetikçiler tarafından 27 Mart 1979 da evine yapılan baskınla şehid edilmiştir. Bu çirkin saldırı da Ramazan Haşim`in KAWA`cı olan oğlu Sadun da şehit edilmiştir.”

Yazıda, KUK örgütünü kuranların ”provakatör” ve ”kiralık tetikçiler” olduğu söyleniyor. TKDP - KUK örgütüne siyasi üslupla bağdaşmayan ağır ithamlarda bulunuluyor. PDK - Bakur yöneticilerinden bu vahim hatayı düzeltmeye yönelik bir açıklama beklerken, aksine aynı sitede ardı ardına yayınlanan başka yazılarla, bu ağır ithamlara devam edildi. Bu yazılardan biri de PDK-Bakur’un örgütsel tutumunu yansıtan parti imzalı bir yazıdır.

PDK - Bakur, aynı sitede PDK - Bakur Sekreterya Ragihandinê imzalı ve 29.03.06 tarihli açıklamasında şöyle diyor :

”Şehadeta Remezanê Haşimî mixabin bi destê hin xernexwazê ji nav KUKê hatiye kirin, ew bêbext bûn sedemên êş û dijminatîya navxweyî jî. ( … ) Ev tişt baş dide xwuya kirin ku di nava KUKê de kesên pravakator ne xwedî tesîr bûn û hejmara wan kêm bû. Lê mixabin cardin jî wê demê bi vê kiryara qirêj zererek mezin gîha PDKê.”

Yazılar çoğunlukla şahıs imzalı olsa da, sonuçta PDK - Bakur’un resmi sözcülüğünü yapan bir sitede yayınlandığı ve PDK - Bakur bunları onaylayan bir tutum içinde olduğu için, tarafımızdan partinin resmi tutumu olarak kabul görmektedir. Yine bu yazılarda ortak noktalardan biri de, bazılarının bilmeden ama PDK - Bakur yöneticileriyle diğer bazılarının bilerek, TKDP - KUK süreciyle ilgili tarihi bazı gerçekleri çarpıtmalarıdır.

Bir dönem boyunca Kürdistan ulusal demokratik mücadelesinde yeralmış ve bu sürece damgasını vurmuş Kürdistanî örgütlerden birini kuranları ”provakatör” ve ”kiralık tetikçiler” olarak ilan etmek, aklı başında hiç bir Kürt insanının yapamayacağı bir şeydir. Üstelik şehitler istismar edilrek bu yapılıyor. Bilinmelidir ki şehitleri anmanın da yüce bir ahlakı vardır. Yurtsever bir örgütün ”provakatörler” ve ”kiralık tetikçiler” tarafından kurulduğunu söylemenin siyasi edebe sığabilir hiç bir yanı yoktur .

Yazıda iddia edildiği gibi KUK, sonradan kurulan bir örgüt değildir. KUK, ne TKDP’den kopmuş bir örgüttür, ne de KUK’u kuranlar TKDP’den ayrılmışlardır. Örgütün resmi adı da sadece KUK değildir. 1978-1981 yılları arasında örgütün resmi adı TKDP - KUK’tur. TKDP - KUK, TKDP’nin devamı ve onun mirasçısı olan bir örgüttür. TKDP-KUK I. Konferansı’nda alınan bir kararla TKDP ismi kaldırılmış, örgüt çalışmalarını PYSK’nin ( Partîya Yekîtîya Sosyalîsta Kurdistanê ) kurulduğu Mayıs 1996 tarihine kadar KUK adıyla yürütmüştür. Beş örgütün ( Kawa, KUK, Têkoşîna Sosyalîst, TSK ve YEKBÛN ) siyasi birliği temelinde kurulan PYSK’nin feshedilmesi ardından KUK, Têkoşîna Sosyalîst ve Tevgera Sosyalîsta Kurdîstan ( TSK ) örgütleri; birlikteliklerini korumaları temelinde ve diğer geleneklerden de bazı kadroların katılımıyla 16 - 17 Ocak 1999 tarihinde RSDK’yi ( Rêxistina Sosyalîsta Demokratîka Kurdistanê ) kurdular. RSDK, 7 - 8 Eylül 2005 tarihindeki konferansında Tevgera Demokratîk a Kurdistanê ( TDK - Tevger ) adını aldı. Dolayısiyle KUK, diğer geleneklerinkiyle birlikte siyasi, hukuki ve tarihi mirasını bugün TDK - Tevger örgütünde sürdürmektedir. TDK - Tevger, devamı ve mirasçısı olduğu geleneklerin hem olumlu hem de olumsuz tüm geçmişlerine, birikim ve değerlerine cesaretle sahip çıkan ve bu örgütlerden hangisine gelirse gelsin her türlü haksızlığa karşı çıkan bir örgüttür.

TKDP-KUK’un kurulduğu günden KUK’un PYSK içinde yeraldığı tarihe kadar her düzeyde, bu örgütü büyük çoğunluğuyla TKDP döneminden gelen kadrolar yönetmişlerdir. İddia edildiği gibi ”KUK’u kuranlar”, ”TKDP içine sızmış” ve sonra ayrılmış olan kişiler değil, aksine yüzde seksenin üzerinde TKDP’nin o dönemdeki yönetici kadroları ile bizzatihi partinin kitlesidir. Kürdistan ulusal demokratik hareketinin yakın tarihinden az çok haberi olanlar, 1977’de yapılan TKDP’nin III. Kongresi’nde, daha sonra çalışmalarını TKDP - KUK olarak sürdüren sol kesimin ezici bir çoğunlukla TKDP’nin yönetimine geldiğini gayet iyi biliyor. Yani TKDP - KUK’u yönetenler, TKDP’nin 1973, 1975 ve 1977 Kongre ve toplantılarına katılan kadrolardır. Partiden ayrılanlar aksine sağ kanatta yeralan bazı kişilerdir. Bu ayrılma TKDP`nin 1977 Kongresi yapılırken olmadı. 1977’de yapılan TKDP Kongresi’nden sonra çoğunluğun iradesine başkaldıran bazı kişiler, Kongre’den bir kaç ay sonra TKDP-Geçici Komite adıyla bir bildiri yayınlayarak, kendi partilerini kurduklarını ilan ettiler.

PDK - Bakur’un açıklamasında TKDP bünyesinde yaşanan ideolojik ve politik tartışma süreci de tahrif ediliyor. Burada, TKDP içinde yaşanan ideolojik ve siyasi tartışma sürecini uzun uzadıya izah edecek durumda değiliz. Ancak kısaca, bazı ideolojik konularla birlikte, ayrışma ve tatışmanın temelinde asıl Kürdistan devriminin ( bağımsızlık-otonomi, Kürdistan’ın birliği, örgütlenme vb. ) stratejik hedef ve amaçlarının yattığını belirtmek isteriz.

PDK - Bakur, hiç bir ilgisi olmadığı halde açıklamasında Ramazanê Haşim olayını, KUK’un Barzanî’ye karşı düşmanlığının bir kanıtı ( Ji aliyê din ve bi kuştina Remezanê Haşim, bi cureyek şerê bîr u ramanê Barzanîyê nemir hat kirin. ) olarak göstermek istiyor. Bu açıklamayı kaleme alan PDK - Bakur yöneticileri neden böyle bir yola başvuruyorlar ? Bir yerlere mesaj vermek ve KUK’u şikayet etmek için, rahmetli Barzani’yi bile istismar etmekten kaçınmıyorlar. Halbuki, Güney Kürdistan ihtilalinin ve özellikle KDPI - Geçici Komite hareketinin hem siyasi hem de pratik olarak en büyük yükünü Kuzey Kürdistan’da TKDP - KUK hareketinin yüklendiğini her kes biliyor. O dönemde TKDP-KUK, bundan dolayı ”KDPI - Geçici Komite’nin uzantısı”, ”Barzani uşakları” ve ”ABD’nin 51 eyaleti olmak isteyenler” gibi ağır siyasi saldırılara hedef olmuştu. TKDP - KUK, resmi yayın organı Xebat - Jibo Rizgarîya Kurdîstan’da, ölümü ardından rahmetli Barzani’yi ”Bir milli kahraman ve Kürt halkının ulusal önderlerinden biri” olarak ilan ederek, daha o zaman tarihteki yerini belirledi. Kuşkusuz TKDP - KUK, o süreçte ulusal ve tarihsel görevini yerine getiriyordu. Bunu bir yerlere yaranmak ve kraldan daha çok kralcı olmak adına söylemiyoruz. Bugün de TDK - Tevger, dalkavukluk yapmadan ve bir yerlere yaranmadan, Güney Kürdistan’daki ulusal tarihi kazanımları tüm Kürt ulusunun kazanımları olarak görüyor ve destekliyor. Bunu, genel ulusal çıkarlar temelinde doğruya doğru deyip destekleyerek, yanlışa karşı çıkıp eleştirerek yapıyor. Bize göre doğru yurtsever tutum budur.

Ramazanê Haşim meselesine gelince.
1981’de toplanan KUK I. Konferansı, KUK Merkez Komitesi’nin bilgisi ve iradesi dışında gelişmesine rağmen, Ramazanê Haşim’in öldürülmesi olayı dahil, neden ve gerekçeleri ne olursa olsun, TKDP’nin 1977’deki Kongresi’nden sonra iki taraf arasında karşılıklı olarak yaşanan ölüm ve yaralama olaylarını ve bu temeldeki olumsuz gelişmeleri değerlendirmiş ve bunları ağır bir şekilde mahkum etmiştir. KUK I. Konferansı, bu konuda cesaretle ve açık bir tavırla halkına karşı özeleştiride bulunmuştur. Tüm Kürt yurtsever kamuoyu bunu biliyor. Bu tür kin ve nefret kokan yazıları yazanlarla PDK-Bakur içinde yeralanların bunu bilmemesi mümkün değildir. Kaldı ki olaylar tek yanlı değildir. Her iki taraftan da şehit edilenler, yaralananlar (daha çok KUK’tan), akibeti belli olmayanlar vb. olmuştur. Peki bunların hesabını kim verecektir?

Bizler, Ramazanê Haşim ve oğlu Sadun’u birer Kürdistan şehidi ve dolayısiyle TKDP - KUK’un ve bugün için de TDK - Tevger’in şehidi olarak görüyoruz. Ama aynı dönemde diğer taraftan şehit edilen TKDP - KUK’un değerli kadroları Mehmet Emin Ant ( Nisan 1979 ), Abdullah Bilen ve 12 yaşındaki oğlu Emin de ( 23.05.1979 ) Kürdistan şehitleridirler. TKDP - KUK, daha olayların üzerinden iki buçuk yıl gibi çok kısa bir zaman bile geçmeden ilk konferansında yakın tarihimizin bu trajik olaylarını kesin bir dille mahkum ederken ve halkına hesabını verirken, bu yazıları yazanlar ve PDK-Bakur yöneticileri, üzerinden tam 27 yıl geçmiş olmasına rağmen Mehmet Emin Ant, Abdullah Bilen ve oğlu Emin’i birer şehit olarak görebilme cesaretini gösterebiliyorlar mı ?

Şayet halkımıza ve tarihimize karşı sorumluluk duyuyorlarsa ve siyasal bir olgunluk gösterebiliyorlarsa, onlar da bu olaylar ve sonuçları hakkında ne düşündüklerini halkımıza açıklasınlar ! Gerçekten provokasyonlara karşılarsa onlardan bunu yapmalarını bekliyoruz. Bundan 27 yıl önce yaşanan bu tür trajik olayları böyle bir dil ve uslüple gündeme getirmek Kurdistan ulusal demokratik örgütlleri arasında kin ve nefret duygularının yeşermesine, yeni provokasyonların yaratılmasına neden olmaktan başka hiç kimseye bir yarar getirmez. Kürdistan ulusal demokratik hareketinin çok hasas bir süreçten geçtiği, halkımızın varolma kavgası verdiği, yurtsever güçler arasında her düzeyde birlik ve dayanışmanın kendisini kaçınılmaz olarak dayattığı böyle olağanüstü bir dönemde, bu tür yazıların yayınlanması ve buna müsade edilmesi, her yurtsever Kürdün sorgulaması gereken bir durumdur.

PDK-Bakur yöneticilerinin bu tür davranışlara karşı duyarlı olmaya, sorumluluklarını yerine getirmeye ve bu vahim hatayı düzeltmeye çağırıyoruz.

Kuşkusuz, PDK-Bakur yönetiminin bu görev ve sorumluluğunu yerine getirmemesi durumunda, dün ve bugünkü siyasal yeri ve durumu ne olursa olsun, TKDP-KUK sürecinde yeralan her insanın kendi siyasi ve tarihi geçmişine karşı sorumluluğunun bir gereği olarak buna cevap verme hakkı vardır.

09. 04. 2006

TEVGERA DEMOKRATÎK A KURDİSTANÊ - TEVGER

( TDK - TEVGER )

Kurdistan Welatê Kurdaye - Her Bijî Kurd û Kurdistan

http://www.pdk-xoybun.com

http://www.xoybun.com/extra/slide/Unbenannt-2.swf

http://www.pdk-xoybun.com/nuceimages/Newroz_Kurdistan_PDK_Xoybun_x1.jpg

http://www.pdk-xoybun.com/nuceimages/Nexise_Kurdistane_PDK_b.jpg