PARTIYA DEMOKRAT´A KURDISTAN - XOYBUN

PDK - XOYBUN



17. Aralık. 2004 Zirvesinden Beklentiler Ve Yankıları .


Dr. Fahrettin Adsay' ın Kaleminden

23. 12. 2004 - Dr. Fahrettin Adsay — 17. Aralık AB. Liderler zirvesi ni geride bıraktık. Amma Yankıları henüz başlamış durumda.

İlk Etapta Türkiye Yetkilileri İstediklerini almış göründüklerinden. R.Tayyip Erdoğan Avrupa Fatihi ilan edildi. Ankara da bayram havası esti. Oysa bu denli zafer havasına girmenin, çok erken ve henüz işin başında olunduğu gerçeği yığınlardan saklanarak günlük politika yapıldı.

Kıbrıslı Rumlar Keza bu konuda istekleri olan hedeflere kavuştuklarını ilan ederek Kıbrıs ve yunanistan'da bayram havasına girdiler.

AB. Liderleri ve organizatörleri açısından da durum aynıydı. Onlarda tüm tarafları memnun etmenin mutluluğunu yaşıyordu.

Durum Zirve öncesi ve zirve sonrası Kürtler açısından Pek iç açıcı değildi. Kürtleri örgütlü bir güç olarak temsil eden Kurumlar son dakikaya kadar Kürt sorununa hep Demokrasi ve kültürel haklar temelinde yaklaşarak istem ve çalışmalarını bu eksende yoğunlaştırdılar. Türkiye’nin AB. ne Girmesini kayıtsız şartsız desteklediklerini deklere ettiler. Kürt sorununun siyasi ve Ulusal içeriğinin üstü hep örtüldü. Sorun olduğundan daha basite indirgendi.

Zirve öncesi 200 Kürt aydınının vermiş olduğu‘ Kürtlerin istemlerini içeren ‘ilan ses getirerek gerekli yerlere gerekli istemlerin ne olduğunu geçte olsa ulaştırdı. Bu atmosferde de gene, Federasyon ve Otonomi istemiyoruz, Demokratik Cumhuriyet İstiyoruz Gerekçesi ile İmzalarını çekenler de oldu. ( 15.Aralık.2004 . Ö. Politika )

Bu zaman sürecinde Kürt aydınlarının Federasyon istemi’ni dile getiren kesim ile Demokratik Cumhuriyet istemi’ni dile getiren kesim arasında belirgin bir görüş ayrılığının olduğu berrak bir şekilde kendini gösterdi. Ayrışmanın can alıcı yanı bu oldu.

Elbette bu tür platformlara Ulusal bir politika sağlanarak adım atılmış olması istenen bir şeydi. Ne yazınki gene ulusal politika ideolojik ayrılıklar kurban edildi.


‘’AB liderler zirvesinde Kürt Sorununun çözümüne yönelik somut taleplerin bulunmamasını eleştiren KONGRA-GEL ve HEHAP Türkiye’nin AB. Anahtarı Kürtlerde olduğuna dikkat çekti. 19.Aralık.2004 Ö.Politika ‘’

Gene Bu Konuda oldukça fazla yakınma var. Boşuna dövünmeye gerek yok İstemediğiniz, hele hele istemlerinizde açık değilseniz ne bekliyordunuz. Ağlamayan çocuğa mama verildiği nerde görülmüş.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Joseph Borell İspanya modelinden bahisle‘’Türkiye’nin Kürt sorununun mutlaka çözmesi gerekiyor. Kürt sorununun çözümü için Kürt dili ve Kültürünün tanınması ve Kürtlerin sosyal ve siyasal haklarının tanınması gerekiyor. Bu da kısa sürede olabilecek kolay bir iş değil. 18.Aralık. 2004 Ö.Politika’’ Kürt’ler adına politika yapan yetkili Kurum, Kişi ve Kürt aydınlarının İsteklerini net ve açık bir şekilde, Asgari düzeyde Sayın Borell’in istek ve belirlemeleri düzeyinde bir uzlaşma platformu oluşturarak, ilgili kurum ve kuruluşlara isteklerini iletmek. Bu doğrultuda lobiler oluşturmaktan başka çıkar bir yol ve yöntem yok.

Kürt sorunu siyasi bir sorundur. Köklü siyasi belirleme ve istemleri içerdiği deklere edilmelidir. Bu istekler Kendi içinde belirsizlikler taşımamalıdır. Bu nedenle ‘’ Şimdilik Kaydı ile Türkiye’de silahlı savaş yerini bir sessizliğe bırakmışsa, Bu sessizliğin uzun süre devam etmesi anlamına gelmez. Yeni bir silahlı direnişin olmaması için Türkiye Devletinin köklü dönüşümleri gündemleştirerek pratik uygulamaya geçmesi ile mümkün olacaktır. Bu dönüşümler ayni zamanda Kürt halkının kendi kaderini özgürce belirleme hakkını içinde taşımalıdır. Çünkü Kürt ülkesi ve halkı sonsuza kadar dört parça halinde ayrı ayrı ülkelerin sömürgeci Metropol siyaseti içine hapsedilmesi düşünülmemelidir. Günün birinde Ekonomik ve toplumsal koşullar bu dört parçanın birlikte yaşamasını gündeme getirecektir. Nasıl ki koşulların oluşması bir gecede doğu Almanya’ DDR’ nın Batı Almanya ile birleşmesini gerçekleştirdiği gibi. Kim bu birliğin gerçekleşebileceğini söyleme kehanetinde bulunabilirdi. Kürdistan’ın durumu ve konumu’da bundan pek farklı bir yapı taşımamaktadır. Elbette bende bir insan olarak Türkiye’nin AB ligine girmesini istiyorum. Ne vaki Türkiye’de yaşayan diğer azınlık'ların azınlık hakları ile dinsel gurupların inanç özgürlüklerinin dokunulmaz bir hak olduğu ilkesi ile, Kürt Halkının kendi kaderini Özgürce belirleme hakkının AB ortaklık belgeleri ile teminat altına alınması gerekir. Bu can alıcı konu AB’lıgi Kurum ve Kuruluşlarınca teminat altına alınmadan Türkiye’nin üyeliğe alınması, Uzun vadede bu karmaşık Sorunla yüz yüze gelmesi anlamına gelecektir.

Türkiye’nin AB. liği Üyesi olması halinde dahi, ‘’Kürt Halkının kendi kaderini özgürce belirleme hakkının dokunulmaz bir hak olduğu’’ ilkesinin AB’ ligi Kurum’ larının Ortaklık belgeleri ile teminat altına alındıktan sonra, Avrupa birliği Ülkeleri arasına girmelidir, Tersi bir durumda Bu karmaşık sorunun bu birliğe bulaştırılacağı göz önüne alınarak Yeni bir alt üst oluşu önlemek için gerekli önlemlerin alınması insani ve ahlaki bir görev olduğu inancındayım. 25. Aralık. 2003 Tarihli Türkiye’nin Avrupa birliği süreci ve Kürt sorunu Başlıklı Makalemden ‘’

Evet zamanında istemler ve talepler bu denli açık ve belirgin olarak ortaya konarak belirli bir kamu oyu ve lobiler oluşturula bilseydi bu günkü fer yad, çırpınma ve yakınmalara gerek olmayacaktı.

Belkide istediklerimize büyük oranda lobiler düzeyinde’de olsa sahip olmuş olacaktık Henüz vakit geçmiş değil.

Hepimize Kolay gelsin

Ps : Yeni bir yılın Tüm Evrene ve dostlarımıza sağlık, barış ve bereket getirmesi dileğiyle


23. 12. 2004


Dr. Fahrettin Adsay